Hz. Osman Suikastý
Hz. Muhammet bir gün evinde yatak kýyafetiyle oturmuþ, az önce kendisini ziyarete gelen Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer'le konuþuyordu. Bir süre sonra kapý çalýnmýþ ve kendisine Hz. Osman'ýn geldiði bildirilmiþti,
Hz. Osman'ýn geldiðini öðrenen Hz. Muhammet, hemen baþka bir odaya geçerek, üzerindeki geceliði çýkarmýþ elbiselerini giymiþti. Hz. Muhammet'in bu davranýþýný gören Hz. Ayþe, elbiselerini neden giydiðini sormuþ ve þu karþýlýðý atmýþtý:
"Osman'dan melekler utanýr, ben nasýl utanmam!..)"
Ne acýdýr ki, Hz. Muhammet'in böylesine saygýsýný kazanan bu büyük adam, öldürmesini bilmediði için, kendisine baþ kaldýranlar tarafýndan vahþice öldürülecekti...
Hz. Osman, Hicret'ten 47 yýl önce, bugünkü tarihle 575'te Mekke'de dünyaya gelmiþti. Mekke'nin soylu Kureyþ ailesindendi, O tarihlerde Kureyþliler birçok kollara ayrýlmýþlardý. Bunlarýn en önemlileri, Hz. Muhammet'in de baðlý bulunduðu Haþimiler, öbürü Hz. Osman'ýn soyu olan Emevilerdi. Bu iki aile Mekke'yi birlikte yönetiyordu.
Hz. Osman Müslümanlýðý kabul ettiðinde 34 yaþýndaydý. Müslüman olduktan sonra, Hz. Muhammet'in büyük kýzý Rukiye'yle evlenmiþti. Fakat Rukiye, amansýz bir hastalýk sonucu ölünce, Hz. Muhammet bu sefer küçük kýzý Ümmü Gülsüm'ü, aralarýndaki akrabalýk bozulmasýn diye Hz. Osman'a verdi. Böylece Hz. Osman iki kere peygamber damadý oldu. Bundan ötürü de kendisine "Ýki Nur Sahibi" anlamýna gelen "Zinnureyn" deniliyordu.
Hz. Osman, yumuþak baþlý, dürüst, son derece dinine baðlý bir kimseydi. Ýnsan sevgisi ve acýma duygusu, onun en büyük özelliklerindendi... Hz. Muhammet'i içtenlikle sever. Onun uðrunda hiç bir fedakârlýktan kaçýnmazdý. Etkili bir konuþmacýydý. Kur'an-ý Kerim'in kitap haline getirilmesinde olduðu kadar Müslümanlýðýn yayýlmasýnda da büyük çaba göstermiþ ve baþarý saðlamýþtý.
Hz. Osman'ýn Halifeliði zamanýnda, Ýslâm Devleti, Orta Asya'dan Atlas Okyanusuna kadar uzanýyor; Ýran, Azerbaycan, Irak, Suriye, Filistin ve Mýsýr'ý içine alýyordu. Bütün bu ülkeler, Basra, Küfe, Þam ve Mýsýr Valilikleri tarafýndan yönetilirdi.
Onun amacý, Hz, Ömer'den devraldýðý bu büyük Ýslâm devletinin sýnýrlarý içindeki deðiþik ýrk, dil ve dindeki toplumlarý birbirleriyle kaynaþtýrmak, ileri ve uygar bir yönetim kurmaktý. Bunda baþarý kazanmýþ, Hz. Ömer'in yerini tam anlamýyla doldurmuþtu.
On iki yýllýk Halifeliðinin ilk altý yýlý, tam bir güvenlik ve düzen içinde geçmiþti. Ülkede eksiksiz bir denetim kurulmuþ, tarým ve ticaret alanlarýnda büyük atýlýmlar yapýlmýþtý. Ne var ki, varlýklarý çoðaldýkça Müslümanlar yaþadýklarý gösteriþsiz ve yalýn hayattan uzaklaþýp dünya zevk ve nimetlerinden yararlanmak için günlerini gün etmeye bakýyorlardý.
Hz. Muhammet bir konuþma sýrasýnda, rekabet ve kin duygusunun varlýkla birlikte geleceðini bildirmiþti. Gerçekten de öyle olmuþtu; aralarýna çýkar ayrýlýklarý girdikçe, Müslümanlarýn birliði bozuluyor, eski içtenlik ve gerçek dostluk hiç bir yerde görülmez oluyordu. Artýk Müslümanlar da Bizanslýlar -ve Ýranlýlar gibi, saraylarda oturuyor, deðerli kumaþlardan elbiseler giyiyorlardý. Hz. Muhammet'in döneminde yaþamýþ olanlar yaþlanmýþlardý. Onlarýn yerine geçen yeni kuþak eskilerin ülkülerine baðlýlýðýndan yoksundu. Madde ve çýkar onlara daha çekici geliyordu.
Öte yandan Kureyþ'in iki kolu olan Haþimilerle Emeviler birbirlerine düþman kesilmiþlerdi. Emeviler, Hz. Osman'la olan yakýn akrabalýklarýndan yararlanýp bütün yüksek memurluklarý ellerine geçirmiþlerdi. Bu durumdan en çok Haþimiler yakýnýyorlardý.
Bu Sýralarda Mýsýr'dan birkaç kiþi Medine'ye gelerek Hz. Osman'a Vali Abdullah bin Sa'd'ý þikâyet ettiler. Halife Hz. Osman, Vali'yi azarlayan bir mektup yazdý. Gelenler, mektubu Vali'ye ilettiklerinde, Abdullah bin Sa'd Halife'nin buyruklarýna boyun eðeceði yerde, onlarý dövdürdü. Dahasý þikâyetçilerden biri, dayak sýrasýnda öldü. Bu olay, genel hoþnutsuzluðun su üzerine çýkmasýna ve birtakým ayaklanma giriþimlerine yol açtý.
Ayaklananlar Basra, Küfe ve Mýsýr üzerinden Medine'ye doðru üç ayrý koldan yürüyüþe geçtiler. Ancak, Medine'de Hz. Osman'ý tutanlarýn bir ordu topladýklarýný iþitince, kentin yakýnlarýnda konakladýlar. Gelenler 600 kiþiydiler. Duyduklarý bu haberin doðruluðunu öðrenmek için, Medine'ye birkaç kiþilik bir kurul gönderdiler. Bunlar, Medine'de Hz. Ali, Talha ve Zübeyr'den baþka, Hz. Muhammet'in eþleri ve kentin ileri gelenleriyle görüþtüler. Hac amacýyla geldiklerini, ayrýca halka kötü davranan memurlarýn görevlerinden alýnmalarý için baþvuracaklarýný, arkadaþlarýnýn da Medine'ye girmelerine izin verilmesini söylüyorlardý. Talha ve Zübeyr söylenenlere inanmadýlar. Ayaklananlar, kötü amaçlarýnýn ortaya çýktýðýný görünce Medine'nin dýþýnda bekleyen arkadaþlarýnýn yanýna döndüler.
Aralarýnda yeniden bir görüþme yaptýktan sonra, Mýsýrlýlarýn Hz. Ali'ye. Basralýlarýn Talha'ya ve Kulelilerin ise Zübeyr'e baþ vurarak, kabul ederlerse Hz. Osman'ýn yerine kendilerini Halife seçeceklerini söyleme kararýný aldýlar. Teklif ayný anda üçüne birden yapýlacak ve onlarýn iktidar tutkularý kamçýlanarak, düþmanlarýný parçalayýp güçsüz düþüreceklerdi.
Hz. Ali olup bitenlerden kuþkulandýðý için, Medine'de asker toplamýþ, oðullarý Hasan ve Hüseyin'i de Hz. Osman'ý korumakla görevlendirmiþti. Kendisi de Medine dýþýnda karargâh kurmuþtu. Burada Mýsýrlýlarýn.temsilcileriyle görüþen Hz. Ali, teklifi öðrenince öfkelendi, hepsini kovdu. Öteki asi kurullarý da Talha ve Zübeyr'den ayný karþýlýðý alýnca, gidiyormuþ gibi yaptýlar. Bunun üzerine Hz. Ali, askerleriyle Medine'ye döndü.
Fakat ayaklananlar birdenbire geri dönerek saldýrýya geçmiþler ve güvenlik tedbirlerinin kaldýrýldýðý Medine'ye girmiþlerdi. Kendilerine karþý koyanlarýn öldürüleceðini, halka hiç bir kötülüklerinin dokunmayacaðýný açýklayan isyancýlar, Hz. Osman'ýn gönderdiði kiþilerin öðütlerini dinlemediler. Daha sonra Medine'nin ileri gelen kiþileriyle ayaklananlarýn yanýna giden Hz. Ali:
"Gitmeye karar vermiþken niçin geri döndünüz?" diye sordu.
Ýsyancýlar, Hz. Ali'ye amaçlarýnýn Hz. Osman'ý Halife'likten düþürmek olduðunu söylediler. Hz. Osman'ý tutanlar, isyancýlarla çarpýþmak için ondan izin istediler. Fakat Hz. Osman, kendisinin yüzünden Müslüman kaný akýtmasýndan yana olmadýðýndan, onlara bu izni vermedi.
Ýsyancýlar Medine'ye yerleþmiþlerdi. Hz. Osman ise. sanki hiç bir þey olmamýþ gibi imamlýk görevine devam ediyordu. Ona karþý olanlar da arkasýnda namaz kýlýyorlardý. Bir cuma namazýnda Hz. Osman minberden, isyancýlara seslenerek:
"Sizler lanetlenmiþ kiþilersiniz. Gelin asilikten vazgeçin, lanetlenmiþ olmayýn!.." dedi. Camide bulunanlardan birkaç kiþi de onun bu sözlerini onayladýlar. Buna çok kýzan asiler, halký taþa tuttular. Atýlan taþlardan biri de Hz. Osman'ýn baþýna geldi ve bayýlmasýna yo! açtý.
Vilâyetlerde, Medine'deki karýþýklýklar öðrenilince, Hz. Osman'ý kurtarmak için hazýrlýklar baþladý. Þam'dan, Kûfe'den ve Basra'dan ona baðlý birlikler hýzla Medine'ye doðru ilerlemeye baþladýlar. Tehlike içinde olduklarýný anlayan isyancýlar, iþi çabucak bitirmek için Hz. Osman'ý öldürmeye karar verdiler.
Hz. Ali isyancýlarýn kararýný öðrenince, oðullarý Hasan ve Hüseyin'i yeniden Hz. Osman'ý korumakla görevlendirdi. Talha, Zübeyr ve öteki seçkin kiþiler de oðullarýný Hz. Osman'ýn yanýna gönderdiler, öte yandan isyancýlarýn Hz. Osman'ý öldürmeye iyice kararlý olduklarýný gören Hz. Ali onlara:
"Kýlýçlarýnýzý sýyýrmayýn; sýyýrýrsanýz bir daha kýnýna koyamazsýnýz! Unutmayýnýz ki, Medine'yi koruyan meleklerdir. Eðer onu öldürürseniz, melekler Medine'yi býrakýp giderler! Bir Halife öldürülürce, 30 bin insan öldürülmüþ sayýlýr." diye onlara öðüt verdi fakat bu sözlerinin bir etkisi olmadý.
Ýsyancýlar bir gün saldýrýya geçip Hz. Osman'ýn evini ok yaðmuruna tuttular. Atýlan oklardan, Hz. Ali'nin oðlu Hasan'la, Talha'nýn oðlu Muhammet yaralandý. Ýsyancýlar, ok atarak bir sonuç alamayacaklarýný anlayýnca, bitiþik evin duvarýný delerek Hz. Osman'ýn evine girdiler.
Bu sýralarda Hz. Osman 82 yaþýndaydý. Bir gece önce düþünde Hz. Muhammet'i görmüþ ve Peygamber ona:
"Yarýn akþam iftarý bizim yanýmýzda yapacaksýn..." demiþti.
Delik duvardan içeri giren isyancýlar, Hz. Osman'ý oruçlu aðzýyla Kur'an-ý Kerim okurken buldular. Muhammet bin Ebubekir, Hz. Osman'ýn sakalýndan tutarak:
"Þimdi seni elimden hiç kimse alamaz!.." diye baðýrdý.
Hz. Osman, Muhammet bin Ebubekir'in yüzüne bakarak yavaþ bir sesle:
"Baban bu halini görse, ne kadar utanýr, ne kadar üzülürdü..." deyince, Ebubekir utancýndan kaçtý. Geriye kalan üç suikastçýdan biri kýlýcýný çekerek Hz. Osman'a doðru salladý. Eþinin yanýnda bulunan Naile Hatun, Hz. Osman'ý korumak için kollarýný siper etmek isteyince parmaklarý doðrandý. Bu sefer öbür iki suikastçý Halife'ye saldýrdý. Biri kýlýcýný Hz. Osman'ýn göðsüne saplarken, öteki de boðazýna sarýldý. Az sonra, Hz. Osman kanlar içinde, cansýz yerde yatýyordu. Hz. Osman'ýn kaný, okumakta olduðu Kur'an'ýn üzerine sýçramýþtý.
Naile Hatun'un baðýrýþý üzerine koþan kölelerden biri, suikastçilerden ikisini öldürdü, üçüncüsü kaçmayý baþarabildi. Kapýda nöbet bekleyenler de içeriden gelen gürültüleri duyunca, odaya girmiþler, fakat geç kaldýklarýný görmüþlerdi.
Ýsyancýlar iki gün Medine'ye egemen oldular. Korkusundan kimse sokaða çýkamýyordu. Hz. Osman'ýn cesedi iki gün olduðu yerde kaldý. Sonunda Hz. Ali. Hz. Osman'ýn gömülmesi için harekete geçti. Ölüyü taþlamak isteyen isyancýlarý daðýttý. Hz. Osman'ýn cenazesi, Medinelilerden ancak 20 kiþi tarafýndan kaldýrýlarak gömüldü.
Hz. Osman'ýn Kur'an-ý Kerim üzerine sýçrayan kaný hiç bir zaman kurumadý. Müslümanlar arasýndaki savaþýn baþlangýcý oldu. Yüzyýllarca, sanki bu kanýn kurumasýný önlemek istercesine, mezhep kavgalarýyla Müslümanlar birbirlerinin kanýný akýtýp durdular.
Ömür Dediðin Üç Gündür,
Dün Geldi Geçti, Yarýn Meçhuldür,
O Halde Ömür Dediðin Bir Gündür,
O Da Bugündür
...
Þu anda 1 üyemiz bu konuya göz atýyor. (0 kayýtlý üye ve 1 misafir.)
Bu Konuyu Paylaþýn !