Malcolm X Suikastý
Biz Tanrý'nýn kullarýyýz ama ayný zamanda da onun örneðiyiz!.."
Topluluk hep bir aðýzdan baðýrýr:
"Ne demek istediðinizi açýklayýn Hoca Efendi!.."
"Demek istiyorum ki. Tanrý da bizim gibi siyahtýr!.."
"Tanrý büyüktür!.."
"Tanrý Dünya’yý yaratýrken kendisi de orada bulunuyordu."
"Doðru!.. Doðru!.."
"Öyleyse biz de Dünya yaratýlalý beri yeryüzünde bulunuyoruz."
Topluluk sevinç ve coþkunluk içinde baðýrarak ayaða kalkar:
"Doðru... Haklýsýn!.. Elbette!.."
"Mavi gözlü beyaz adam, üstün olduðunu ileri sürüyor. Ona atalarýnýn bizler olduðunu anlatmanýn zamaný geldi de geçti bile!.."
"Daha açýk konuþun Hoca Efendi, bize her þeyi açýklayýn."
Konuþmacý, Harlem'in bir sokaðýnda toplanmýþ üç binden fazla dinleyiciye þöyle sesleniyordu:
"Eðer söylediklerimi can kulaðýyla dinlerseniz; siyahlarýn beyazlardan niçin daha üstün olduðunu anlayacaksýnýz."
"Dinliyoruz, anlatýn."
"Siyah temel renktir. Baþka herhangi bir rengi, öteki renkleri birbirine karýþtýrarak elde edebilirsiniz ama, siyahý bu yoldan elde edemezsiniz. Siyah ancak siyahtan meydana gelir. Siyah da temel ve en güçlü renk olduðuna göre, en iyi renk demektir, öyle deðil mi?"
"Evet, öyle..."
"Bu durumda iyilik de, Tanrý da siyahtýr!.. Bir insan ne kadar siyahsa, o kadar iyidir. Bir insan ne kadar beyazsa o kadar siyahlýktan uzaktýr. Yani, iyi olmaktan o kadar uzaktýr!.. Haklý mý yoksa haksýz miyim?"
"Haklýsýnýz!.."
"Sözün kýsasý; beyaz adam ahlâk bakýmýndan bütünüyle kokuþmuþ bir yaratýktýr. Bir yýlan, bir þeytan; yeryüzünden yok olmasý, silinip süpürülmesi gereken bir insandýr!.."
Dinleyiciler büyük bir coþkunluk içinde kendilerinden geçmiþ, konuþmacýyý çýlgýnca alkýþlýyorlardý.
Bu konuþmacý, Amerika'daki zenci Müslümanlarýn büyük önderlerinden Malcolm X'di...
Bir zenci papazýn oðlu olarak Nebraska eyaletinin Omaba þehrinde dünyaya gelen Malcolm X, Müslümanlýðý kabul ettikten sonra Malik Þahbaz adýný almýþtýr. Çocukluðu açlýk ve üzüntü içinde geçmiþti. O doðduktan kýsa bir süre sonra ailesi Michigan'ýn Lansing þehrine göç etmiþti. Altý yaþýndayken ýrkçý Amerikalýlarýn kurduðu Ku Klux Klan'cýlar tarafýndan evleri yakýlmýþtý. Malcolm X, yýllar sonra yangýn olayýný þöyle anlatmýþtýr:
"Ýtfaiye geldi, fakat yanan evimizi kurtarmak için hiç bir yardýmda bulunmadý. Yangýna bir damla su sýkmadý. Baba evimizi yakan ateþ, hâlâ ayný þiddetle yüreðimi yakmaktadýr."
Malcolm'un babasý, çoluk çocuðunu geçindirmek için ufak bir dükkân açmýþtý. Çok geçmeden cesedi, kafatasý tanýnmayacak ölçüde ezilmiþ durumda, bir tramvayýn altýnda bulundu. Bu iki olay, küçük Malcolm'un hayatýnda derin izler býrakmýþ, büyüdüðünde Müslümanlýðý kabul etmesinde ve beyazlara karþý savaþ açmasýnda önemli rol oynamýþtýr.
Babalarýnýn ölümünden sonra aile, açlýk ve sefalet yüzünden daðýldý. Malcolm ve erkek kardeþleri geceleri sokaða çýkarak bulabildikleri öteberiyi çalmakla karýnlarýný doyurmaya baþladýlar. Bazen yakalanýyor ve beyazlardan dayak yiyorlardý. Sonunda Malcolm bir ýslahevine verildi. Hayatýnda ilk olarak burada sevgi ve anlayýþ gördü, ýslahevinin beyaz bir Amerikalý olan müdiresi onu öbür çocuklara karþý koruyordu. Burada bulunan beyaz çocuklar da, zenciler konusunda týpký büyükleri gibi düþünüyorlardý. Bu yüzden de küçük Malcolm, her gün saldýrýya uðruyor ve ancak müdirenin yardýmýyla onlardan kurtulabiliyordu.
Daha sonra Malcolm X, müdire tarafýndan, ýslahevinin yanýndaki ortaokula yazdýrýldý. Kýsa süre içinde zekâ ve çalýþkanlýðýyla dikkati çeken Malcolm, sýnýfýnýn birincisi oldu.
Fakat, bu durum öbür çocuklarýn, hatta öðretmeninin düþmanlýðýný kazanmasýndan baþka bir iþe yaramadý. Son sýnýftayken kendisine ne olmak istediðini sorduklarýnda, "hukukçu olacaðým," diyordu. Ama, konuþtuðu herkes ona, avukatlýðýn bir zenci için uygun olmadýðýný, kendisine demircilik, marangozluk gibi bir meslek seçmesini öðütlüyorlardý.
Malcolm, istediði mesleði elde edemeyeceðini anlayýnca, öðrenimini yarýda býrakarak New York'a gitti. Burada karanlýk iþler çeviren adamlarla tanýþarak, onlar arasýnda da iþe yarar, becerikli ve güvenilir bir kimse olduðunu gösterdi. Çok dürüst ve sadýk olduðundan, yaptýðý her iþte hile yoluna sapmaz, elde ettiði bütün parayý son kuruþuna kadar teslim ederdi.
On sekiz yaþýna girdiðinde, "Koca Kýzýl" lakabýyla kendine hatýrý sayýlýr bir ün saðlamýþtý. Artýk o, emrinde beþ-altý adam çalýþtýran bir çete reisiydi. Afyon ve eroin gibi mallarý alýp satýyor, ahlâk düþkünü beyazlarý zencilerin barlarýna, gizli fuhuþ yuvalarýna götürüyordu. Malcolm X, hayatýnýn bu kirli döneminin özelliklerinden söz ederken þöyle diyordu:
"En iyi müþterilerim papazlar, güvenlik mensuplarý, toplumsal yardým iþlerinde çalýþanlar ve baþkalarýnýn hayatlarýný yönetmekte büyük rolleri olan önemli kiþilerdi."
Þimdi geliri ayda birkaç bin dolarý geçmekteydi. Polise bol bol rüþvet vermesine raðmen, sonunda yakalanýp hapse atýlmaktan kurtulamadý. Ancak bu hapis hayatý onun yaþantýsýnda köklü bir deðiþiklik yaratacaktý. 1947 yýlýnda, cezasýný çekerken tanýþtýðý bir Müslüman tutuklunun etkisiyle Ýslâmiyet’i kabul etti. O günden sonra da yaþadýðý kötü hayatý býrakarak, kendisini Müslüman zencilerin davasýna adadý.
Malcolm X ya da Müslüman olduktan sonraki adýyla Malik Þahbaz, 1946-52 yýllarý arasýnda hayatýný hapishanelerde geçirdi. 1962 yýlýna kadar da, Amerika'da zenci Müslümanlarýn önderi olan Elijah Muhammet'in en yakýn adamý ve eylemin en etkili konuþmacýsýydý. Fakat 1962'den sonra Ýslâmiyeti iyice öðrenmiþ, Elijah Muhammet'in peygamberlik iddiasýna ve ýrkçýlýðýna karþý çýkmýþtý.
1964 yýlýnda hacca gitti. Orada dünyanýn her yanýndan gelen Müslümanlarla görüþüp tanýþarak, bütün beyazlarýn Amerika'dakiler gibi olmadýðýný öðrendi. Tunus, Cezayir gibi birçok Müslüman ülkelerini dolaþtý. Amerika'ya döndüðünde þunlarý söylüyordu: "Ben ýrkçýydým ve Ýslâmiyeti ancak o þekilde benimsemiþtim. Fakat Hz. Muhammet ve Hz. Ýbrahim'in yaþadýklarý kutsal ülkeleri ziyaret ettikten sonra þimdi gerçek bir Müslüman oldum. Artýk eski ýrkçý deðilim."
Bu davranýþý, beyaz ve zenci Hýristiyanlarýn yanýnda Elijah Muhammet'in de düþmanlýðýný kazanmasýna yol açtý. Hac dönüþünden kýsa bir süre sonra 1965 yýlýnda New York'ta bir salonda dini konuþmalarýndan birini yaparken, kendisine sekiz adým uzaklýktan ateþ edilerek öldürüldü.
Malcolm X'i, Elijah Muhammet'in öldürttüðü ileri sürülüyordu, ikisi arasýnda 1964 Martýndan beri süregelen çatýþmalarý bilenler, bu suikastýn Elijah Muhammet taraftarlarýnca düzenlendiði kanýsýndaydýlar. Amerika zenci Müslüman hareketinin "Peygamberi" bu söylentileri yalanlamak için yaptýðý basýn toplantýsýnda:
"O çok konuþuyordu, cezasýný buldu!." demiþtir. Bu söz bile, Elijah Muhammet'in suikast olayýndaki payýný göstermeye yeter bir kanýttýr.
Ömür Dediðin Üç Gündür,
Dün Geldi Geçti, Yarýn Meçhuldür,
O Halde Ömür Dediðin Bir Gündür,
O Da Bugündür
...
Þu anda 1 üyemiz bu konuya göz atýyor. (0 kayýtlý üye ve 1 misafir.)
Bu Konuyu Paylaþýn !