Mavi Lobi » Tarih ve Edebiyat Lobisi » Tarih & Edebiyat Biyografi » Adolf Hitler
kayit ol


Tarih & Edebiyat Biyografi Tarihimizdeki ve Edebiyatýmýzdaki Ünlü Kiþiler

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 15-01-2008, 00:32   #1 (permalink)
Profilden Deðiþtirebilirsiniz
yesilx - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
Üyelik tarihi: 13-01-2008
Mesajlar: 3.079
LobiPuan: 1.919
Ettiði Teþekkür: 316
Aldýðý Teþekkür: 551
Rep Gücü: 14
Rep Puaný: 10774
Rep Derecesi : yesilx has a reputation beyond reputeyesilx has a reputation beyond reputeyesilx has a reputation beyond reputeyesilx has a reputation beyond reputeyesilx has a reputation beyond reputeyesilx has a reputation beyond reputeyesilx has a reputation beyond reputeyesilx has a reputation beyond reputeyesilx has a reputation beyond reputeyesilx has a reputation beyond reputeyesilx has a reputation beyond repute
Online Süresi: 12 Hours 47 Dakika 30 Saniye
Standart Adolf Hitler


Yirminci yüzyýlýn baþlarýnda Viyana sanatýn, müziðin, eðlencenin ve neþenin þehriydi. Kimileri mimari güzelliðinin Paris'e rakip olduðunu iddia ediyordu. Johann Strauss -genç olan- birkaç yýl önce ölmüþtü. Onun bestelemiþ olduðu Mavi Tuna, þehrin sokaklarýnda tüm heybetiyle dolaþýyordu. Nehir kenarlarýnda birbirinden o kadar farklý insan yaþýyordu ki, nehre kimi zaman "Irklarýn Anayolu" deniliyordu.

Ayrýca Viyana bir imparatorluk þehriydi. Ýmparator Franz Joseph 50 yýldan fazla süredir Habsburg tahtýndaydý. Habsburglar Ýspanya'yý, Hollanda'yý ve Macaristan'ý yönetmiþ, 700 yýldan fazla süredir varolan bir imparatorluktu. Ancak imparatorlarýnýn kendisi gibi Habsburg Ýmparatorluðu da yaþlanmaktaydý. Rusya'nýn dýþýnda Avrupa'nýn en büyük ülkesini yönettiði halde çöküþ baþlamýþtý. Ancak bu çöküþü, þan ve þöhret için þehre doluþan sanatçýlar göremiyordu.

Þehrin merkezine "iç þehir" deniliyordu. Daha önceden surlar içinde kalan bu bölge þehrin en ünlü caddesi olan Ringstrasse ile çevriliydi ve Ýmparatorluk Sarayý, sanat ve tarih müzeleri, St. Stephen Katedrali ve Viyana Üniversitesi'ni barýndýrýyordu. Bu þehre gelen iki genç adam þanslarýný aramak için birlikte bir oda tuttular.

Ýlk önce ressam olan gelmiþ ve mütevazý odaya yerleþmiþti. Oldukça ufak olan oda iki genci ancak barýndýrýyordu. Odaya iki portatif yatak, geniþçe bir masa ve iki sandalye sýkýþtýrýlýnca hareket edebilecek alanlarý kalmamýþtý. Genç ressam pencerenin dýþýndaki saksýlýkta biraz sosis, ekmek ve süt bulunduruyordu. Hemen çalýþmaya ve ileride tamamlayacaðý taslaklarý çizmeye baþlamýþtý.

Birkaç gün sonra arkadaþý Gus da geldi. Beraberinde hoþ lezzetler getirmiþti: Kýzarmýþ domuz eti, taze piþmiþ fasulye, peynir, jambon ve kahve.

"Büyük ve güzel þehir Viyana'ya hoþ geldin" diye baðýrdý ressam.

"Sana etrafý göstermek için sabýrsýzlanýyorum. Opera binasýný görmelisin. Muhteþem."

Gus önce yemek yemek istediðini söyledi. Ýki genç mükellef bir yemekten sonra keþfedecekleri þehri gezmeye çýktýlar. Gus büyük bir tur yapmýþtý ama mütevazý odalarýna döndükleri için mutluydu, çünkü uzun süren yolculukla yorulmuþtu.

Gus müzisyendi ve bir piyanoya ihtiyacý vardý. Aradýðýný devlete ait bir rehine dükkanýnda buldu. Piyano, birlikte yaþayacaklarý ilk soruna yol açmýþtý. Ufacýk olan odaya sýðdýrmaya imkan yoktu. Genç sanatçýlar ufak odalarýna verdikleri kiranýn iki katýný verip koridorun sonundaki daha büyük baþka bir odaya geçtiler.

Sonraki gün müzisyen giriþ sýnavlarýný verdiði Müzik Akademisi'ne kaydýný yaptýrdý. Arkadaþýnýn erken gelen baþarýsýný kýskanan ressam içe dönük ve alýngan bir ruh haline bürünmüþtü. Ufak bir olay yüzünden bile sinir krizi geçiriyordu. Zaman geçtikçe Gus'un akademideki baþarýsýyla ilgilenmemeye baþladý. Bir keresinde genç müzisyen eve akademiden bir kýz arkadaþýný getirdiðinde inanýlmaz derecede kýzdý. Kýzlarla erkeklerin ayný okulda okuduðu sistemi desteklemiyordu.

Ressamýn elinde Güzel Sanatlar Akademisi'nden ünlü bir profesöre yazýlmýþ bir referans mektubu olduðu halde bunu kullanma fikrinden, çalýþmalarýnýn bahsedildiði kadar iyi çýkmayacaðý düþüncesiyle nefret ediyordu. Birçok kere odalarýndan elinde portfolyosuyla çalýþmalarýný göstermek için çýkmýþ ancak cesaretini yitirerek görüþmeye gidememiþti. En sonunda Gus'a akademinin onu kabul etmediðini söyledi. Yetersizlikleri yüzünden öfke krizlerine girip etrafýnda gördüðü adaletsizliðe isyan ediyor ve bu davranýþlarýyla arkadaþýný korkutuyordu.

Gus, ressamýn kendine kurduðu tutumlu ve zorluklara dayalý hayata hayranlýk duyuyordu. Arkadaþý günlerce sadece süt, ekmek ve tereyaðý yiyerek yaþýyor ve daha fazla para biriktirebilmek için pantolonlarýný ütüye göndermiyor, yataðýnýn þiltesinin altýna koyarak düzleþtiriyordu. Her þeye raðmen müziðe olan ortak tutkularý aralarýnda özel bir bað yaratmýþtý. Hatta ressam operayý Gus'tan daha fazla seviyordu.

Ressam o basit ve yavan hayatýnda biriktirdiði parayla opera ya da tiyatroya gidiyordu. Gus'la beraber iki krona kadýnlarýn giremedikleri gösteriyi seyretmek için bilet alýrlardý. Geceleri belli saatte kapýlarýný kapayan binadaki odalarýna gidebilmek için çoðunlukla gösteri bitmeden önce çýkarlardý. Eðer çok gecikmiþlerse kapýcýyý uyandýrýr ve bahþiþ verirlerdi. Döndükleri zaman ressam Gus'ý kaçýrdýklarý bölümleri çalmasý için ikna ederdi.

Viyana'nýn eðlence aleminde genç sanatçýlarýn günlerini kadýnlarla renklendirecek ne paralan, ne zamanlan, ne de eðilimleri vardý. Bu konuda yaptýklarý tek þey þehrin Spittelberggasse denilen kesimine gidip cinselliðin en çirkin yüzüne ahmakça bakmaktý.

Gus akademideki eðitimine devam ederken ressam da çýlgýn bir çalýþýna dönemine girmiþti. Sanki arkadaþýnýn ilerlemesinin verdiði itibara yetiþmeye çalýþýyordu. Çizdiði taslaklarýn dýþýnda Viyana için yapabileceði mimari geliþim projeleri için de taslaklar çiziyordu. Yoksullarýn oturduðu þekilsiz konutlarý yýkýp yerlerine örnek binalar yerleþtirmek istiyordu. Daha sonra müzikal bestelemeye çalýþtý, hatta dekor ve kostüm çizimleri bile yaptý. Bu çalýþmalarý Gus'ýn baþarýsýyla ayný döneme denk düþtü, üç bestesi söylendi ve yaylýlar için sexteti çalýndý.

Yaz geldiðinde iki genç ayrýlacaklardý. Gus, anne ve babasýnýn yanýna gidecekti. Ressam da akrabalarýný ziyaret edeceðini söylemiþti. Ayrýldýklarý sýrada Gus, arkadaþýnýn odalarýnýn böcek istilasýna uðradýðýný mýrýldandýðýný duydu. Bu sözler oda arkadaþlýklarýnýn son cümlesiydi.

Ressam Viyana'ya 1908 yazýnýn sonuna doðru döndü. Bir kez daha Sanat Akademisi'nden ret cevabý aldý. Taslaklarý sýnava girmesi için yeterli bulunmamýþtý. Daha harap ve bakýmsýz bir binaya taþýndý ve giderken Gus'a hiçbir not býrakmadý.

Sonraki yýl genç ressam iki kez daha yer deðiþtirecekti. Son taþýnýþýndan sonra artýk kalýcý bir adresi olmayacaktý. Viyana caddelerinde dolaþan kimliksiz ve isimsiz bir serseri haline gelmiþti. Baþýný yaslayacak nereyi bulursa orada uyuyordu. Parklarda, kapý kenarlarýnda, banklarda ve yoksullar için yapýlmýþ ucuz otellerde uyuyordu. Durumunu deðerlendiriyor, tekrar tekrar onu Viyana'ya getiren sebepleri düþünüyordu. Artýk profesöre yazýlan mektubu vermediði için kendini lanetlemeye baþlamýþtý.

Reddediliþlerinin sebebinin taslaklarýnýn yetersizliði olduðu fikrini bir türlü kabul edemiyordu. Eðer biraz parasý olsaydý her þeyi deðiþtirip düzeltebileceðine inanýyordu. Onlarý çeþitli çarpýcý fikirleri ile ikna edebilirdi. Yeteneði sýnýr tanýmayacaktý. Sadece çizim ve resim yapmayacaktý, onlara müzikal yeteneðini de gösterecekti. Zaten niye bir müzikalin sahne dekorunu ve kostümlerini çizmemiþti ki? Hatta müzikalinin zafere ulaþacaðý binayý da tasarlayabilirdi.

Gündüzleri þehrin merkezinde gördüðü muhteþem binalar ve olaðanüstü konaklar onu intikam düþüncelerine dalmaya itiyordu. Ama o da onlar gibi olacaktý. Hatta belki Sanat Akademisi'ni bombalayacaktý.

Geceleri gizlice bulduðu köþelerde uyurken Gus'un baþarýsýzlýða uðradýðýný hayal ediyor ve çok ünlü bir sanatçý olan kendisinin ona hayatta kalabilmesi için yüklü miktarda para verdiðini düþlüyordu.

Kýsa bir süre sonra günleri gecelerine karýþýr oldu. Akýllýlýkla delilik arasýndaki ince çizgide gelir gider oldu. Düþünceleri gerçekle olan tutarlýlýklarýný kaybetmiþti. Bazý zamanlarsa mantýklý düþünmeye baþlýyor, yeteneklerini sýralýyor ve hayata dönmek için savaþmasý gerektiðine inanýyordu.

Yapmasý gereken ilk þey sokaklardan kurtulmaktý. Ýþçilerin toplu olarak kaldýklarý bir barýnaða gidip bir süre orada evsizlerle birlikte yaþadý. Ancak oradaki gürültüden ve pislikten nefret ediyordu. En sonunda kiliseye gitti, beraberinde taþýdýðý giysilerin çoðunu sattý ve bu parayla düþkünler için yapýlan ve Epstein adýndaki bir ailenin iþlettiði bir barýnaða yerleþti.

Sokaklardan kurtulmuþtu ama dibe vurduðunu da anlamýþtý. Zorla banyo yaptýrýlýyor, dezenfekte ediliyor, çorba ve ekmekten oluþan akþam yemeðini almak için sýraya giriyordu. Onun gibi özel hayatýna deðer veren biri için bu, kendisine yapýlabilecek en büyük hakaretti.

Bir sonraki aþama, üretken bir yaþama dönebilmek için az da olsa para biriktirebileceði bir iþ bulmaktý. Kýþýn kar küreði, bavul taþýdý, hatta dilenmeyi bile denedi. Ama beceremedi.

Sonunda barýnakta onun gibi ressam olan bir adamla tanýþtý. Ýkisine de yardým edebilecek bir plan yaptýlar. Genç ressam normalden iki kat daha büyük ebatta kartpostallar resmedecek, arkadaþý da kapý kapý dolaþýp turistlere satacaktý. Tek sorun malzeme alacak parayý bulmaktý. Bir zamanlar asla yapmayacaðýný söylediði þeyi yaptý ve anne babasýndan borç istedi.

Para eline geçtiðinde ressam yuvarlanmýþ olduðu çukurdan bir basamak yukarý çýkabilecekti. Boya malzemelerinin en gereklilerini alarak erkeklerin kaldýðý bir otel odasýna taþýndý. Temiz ve fena döþenmemiþ odasý çok ufak olduðundan resim yapmak için otelin yazý odasýný kullanýyordu. Yeni arkadaþýyla yaptýðý ortaklýk iyi sonuç getiriyordu. Yavaþ yavaþ eskiden olmak istediði, hayalini kurduðu sanatçý gibi olmaya baþlamýþtý. Hatta saçýný uzatmýþ, sakal bile býrakmýþtý. Kaldýðý yerdeki diðer insanlarla da tanýþmaya baþlamýþtý. Ýnsanlarýn arasýna karýþtýðýnda duyduðu çekingenlik ve utangaçlýk da yavaþ yavaþ azalýyordu.

Aralarýndaki konuþmalar çok geçmeden siyasete yönelmeye baþladý. Uzun süredir uyuþmuþ olan düþünceleri bir tartýþma grubunun lideri olana kadar geliþti. Kimi zamanlar, resim yaparken etrafýndakiler politika konuþmaya baþladýðýnda sessiz kalamayýp konuþmaya katýlýyordu.

Yeni aþkýna kendini o kadar kaptýrmýþtý ki, ortaklýðý bozulmuþtu. Meclise gidip saatlerce tartýþmalarý dinliyordu. Bulabildiði ne varsa, yasak dergiler de dahil olmak üzere okuyordu.

Genç ressam akademiye girmek için son bir çabada bulundu ama yine ayný sonuçla karþýlaþtý: Baþarýsýzlýk. Bu arada ailesinden kalan miras bir þekilde eline geçti ama tutumlu olmaya alýþmýþtý. Yaratýcý enerjisi ile siyasi eðitimini geliþtirme isteði arasýnda gelir gider olmuþtu. Ancak sonunda kararýný verdi.

Olaylar birdenbire deðiþmeye baþlamýþtý. Sanatçýdan çok teknik ressam olmakla eleþtirilmiþti, ressamdan çok da mimar. Yine de çizimini ve suluboya resimlerini ilerletti, hatta yaðlý boyayý da. Bunlarýn hepsini okul eðitimi almadan yapmýþtý. Sonraki yýllarda Viyana'daki günlerini "hayat okulum" olarak anacaktý.

Ressam Viyana'da beþ buçuk yýl kaldý. Küçük bir kasabadan basit bir genç olarak gelmiþti. Büyük þehirde baþýna hem kötü olaylar gelmiþ hem de duygusuz ve katý insanlarla karþýlaþmýþtý. Defalarca reddedilmiþti. Yýllarca arkadaþsýz, umutsuz ve parasýz kalmýþtý. Dibin de dibine vurmuþtu. Deliliðe yaklaþmýþtý. Ancak hayatta kalmýþtý. Zengin olamamýþtý ama ailesinden kalan para olmasa bile ayný þekilde yaþamaya devam edebileceðini biliyordu. Þehri terk ettiðinde yýllarýn deneyimi ile sertleþmiþ, politika ateþi ile yanan bir adam haline gelmiþti.

Viyana'yý ressam olarak terk etmiþti ama dönecekti.

Evet, tahmin edileceði gibi Viyana'nýn en þaþalý günlerinin zenginliði içinde kendine bir yer edinmeye çalýþan bu ressam, tarihin en gaddar ve en kötü adamý olarak kabul edilen Adolf Hitler'den baþkasý deðildi.

Bu adam, birçok ülkenin nüfusundan da fazla sayýda insanýn ölümünden sorumluydu. Tek baþýna karar vererek bir ýrka, Musevilere karþý soykýrýmý resmi hükümet politikasý yaptý.

Alman ulusunu kabuslarýnýn içine soktu. Ýngiliz ve Fransýz sömürge imparatorluklarýnýn parçalanmasýndan ve savaþtan sonra iflaslarýndan sorumluydu. Bütün hatalarýna ve baþarýsýzlýklarýna raðmen imparatorluklar dünyada belli bir denge saðlýyorlardý. Yeni uluslarýn demokrasiyi doðru uygulayabileceklerini göstermeleri, ondan da önce kendilerini yönetebilecek güçte olduklarýný kanýtlamalarý gerekmekteydi. Hitler, kendi baþlattýðý savaþ sýrasýnda, bizlerin de yardýmýyla Rus komünizminin güçlenmesine de neden olmuþtur.

Hitler'in John Toland tarafýndan yazýlan biyografisinde "O ayrýca geniþ kitlelerde hayranlýk ve sevgi uyandýrmýþ ve milyonlarca insanýn ideali, umudu olmuþtu" denmektedir.

Baþka tarihçiler tarafýndan belirtilmektedir ki, eðer Hitler Yahudilere saldýrýya geçmeden önce, 1930'larýn baþlarýnda ölseydi tarih sayfalarýna en önemli Alman ve Avrupalý liderlerden biri olarak geçebilirdi. Alman ulusunun kýrýlan gururunu onarmýþtý. Her þeyden öte Alman ekonomisini yaþadýðý en korkunç enflasyondan kurtarmýþtý. 1980'lerin enflasyon ölçüleri içinde bile bir el arabasý dolusu parayla bir somun ekmek almaya gitmeyi düþünmek olanaksýzdýr.

1920'lerin Almanya'sý enflasyonun bir ülkeyi harap eden etkisini çok ciddi yaþamýþtýr. Hitler Almanyasý'nýn ekonomik anlamda düzlüðe çýkabilmesi büyük ölçüde savaþ dönemi üretiminden kaynaklanmaktadýr.

Hitler için söylenenin aksine, eðer Churchill 1930'lu yýllarýn baþýnda ölseydi, Ýngiltere'de oldukça zeki, gelecek vaat eden ama tarih sayfalarýnda sadece Birinci Dünya Savaþý'ndakî Gelibolu felaketindeki baþarýsýzlýðý ile yer alan birisi olarak hatýrlanacaktý.

Ýngilizce konuþan dünya, Hitler'in Alman dinleyicilerini, Churchill'in kendilerini etkilediði gibi etkilediðini ve harekete geçirebildiðini kavramakta zorluk çekmektedir.

Ýkinci Dünya Savaþý sýrasýnda genç bir çocukken, günümüz Amerikasý'ndakinden farklý bir vatanseverlik duygusuyla büyülenmiþtik. Bu kötü adama karþý yapýlacak Haçlý seferine katýlmak için sabýrsýzlanýyordum. Odam savaþ haritalarý ile çarpýþmalarýn, seferlerin hatlarýný belirten çizimlerle doluydu.

Tek hayalim orduya katýlýp Hitler'i canlý olarak esir almak ve sonra ona akla hayale gelmeyecek eziyetler yapmaktý. Hitler, Goering, Himmler ve Goebbels celladýn ilmiðinden kaçabildiler. Bunlardan daha az tanýnan diðer Naziler mahkemeye çýkarýldýðýnda sadece bir kiþi duruþmanýn yasallýðýný sorguladý. Bu kiþi eski Amerikan baþkanlarýndan birinin oðlu olan Ohio Senatörü Robert A. Taft'dý.

John F. Kennedy, Cesur Profiller adlý kitabýnda Senatör Taft'tan söz ederken, onun 6 Ekim 1946 tarihinde Ohio'daki Kenyon College'da Nazi savaþ suçlularýnýn yargýlandýðý Nuremberg Duruþmasý ile ilgili konuþmasýndan þu alýntýyý yapmýþtý:

Bir dönem Alman ulusunun liderleri olan bu insanlarýn, ne kadar alçak ve aþaðýlýk olurlarsa olsunlar, asýlmalarýnýn savaþý engelleyebileceði yaklaþýmýný þüphe ile karþýlýyorum, çünkü hiç kimse kazanacaðýný düþünmeden savaþ çýkarmaz. Verilen hükümde intikam ruhunun hakim olduðunu ve bunun da adalete yer vermediðini düþünüyorum. Mahkum edilmiþ olan bu 11 adamýn asýlmasý, Amerikan tarihi için uzun yýllar piþman olacaðýmýz bir leke olarak kalacaktýr.

Biz bu yargýlamalar sýrasýnda Ruslarýn yargýlamanýn amacý ile ilgili görüþlerini -adalet deðil de hükümet politikasý olmasýný- kabul ettik, bunun Anglo-Sakson gelenekleriyle ilgisi yoktur. Bu siyaseti sanki adli usulmüþ gibi göstererek adalet fikrinin Avrupa için uzun yýllar sürebilecek bir dönemde itibarýný düþürdüðümüzü sanýyorum. Durumu son bir kez deðerlendirecek olursak, korkunç bir savaþýn sonunda bile geleceðe daha fazla umutla bakabilmeliyiz, hatta düþmanlarýmýz bile kendilerine adil davrandýðýmýza inanabilmelidirler."

Böyle bir hüküm verilirken insanýn Hazreti Süleyman'ýn, kilisenin bütün azizlerinin ve hatta Tanrý ile oðlunun bilgeliðine sahip olmasý gerekir!

Hitler hayatýnýn hangi noktasýnda yanlýþ yaptý? Tarihçiler on yýllardýr bu soruyu soruyorlar. Gelecek yüzyýllarda da sorulmaya devam edecek. Acaba damarlarýnda Yahudi kaný dolaþtýðýna dair gizli korkusu mu sebep olmuþtu bazý þeylere? Tarihçi John Toland bile bu soruyu cevaplayamýyor.

Yoksa genetik bir bozukluðu mu vardý? Deli miydi? Ýktidarýn gücünü tattýktan sonraki bencillik mi? Yoksa Viyana'da yaþadýðý zor günler mi neden olmuþtu? O günlerde bazý Yahudilerin onu küçümsemesi ve aþaðýlamasý mý? Birinci Dünya Savaþý sýrasýnda yaþadýklarý mý? Yoksa Versay Antlaþmasý'na karþý duyduðu nefret mi? Herkes farklý þeyler söyleyebilir. Bilemiyoruz.

Peki ya Senatör Taft'ýn rasyonel fikri hakkýnda ne demeli? Zaman ilerledikçe kiþilik sahibi ve cesur olduðunu söyleyebiliyoruz. Ancak bu satýrlarýn yazarý, Senatör Taft'ýn Nüremberg hükümlerine deðinmekle yanlýþ yaptýðýný düþünüyor.

Hitler'in ve Nazi uþaklarýnýn günahlarý o kadar iðrençti ki hiçbir hukuk kitabýnda bu suçlarý karþýlayacak bir ceza yer almamaktadýr.

Eðer gerçekten de Senatör Taft'ýn dediði gibi hukuku geçmiþi kapsar bir þekilde uygulayamýyorsak, þimdiki zaman için bir orta yol bulmamýz gerekir ki sonraki adým olarak geleceðin hukukunu hazýrlayabilelim. Nüremberg yargýlamalarý sýrasýnda Napoleon'un St. Helena'ya sürgüne gönderilmesi gibi bir ceza uygulanmasýný öneren düþünürler haklýydýlar.

Bütün Nazi liderleri gardiyan olmayan küçük bir adaya konulmalý ve uçaktan atýlan yiyecekleri birbirlerine sunacaklarý bir düzen içinde yaþamak zorunda býrakýlmalýydýlar. Birbirleriyle yüz yüze kalýp sefil hayatlarýný böyle geçirmekten daha etkili bir ceza olamayacaðýný düþünüyorum.

Adolf Hitler'e gelince, sonsuza kadar, bu dünyada özgür insanlar nefes aldýðý ve yaþadýðý sürece, ruhu lanetine mahkum olsun.
__________________
Ömür Dediðin Üç Gündür,


Dün Geldi Geçti, Yarýn Meçhuldür,


O Halde Ömür Dediðin Bir Gündür,


O Da Bugündür


...



yesilx isimli Üye þimdilik offline konumundadýr   Alýntý ile Cevapla
Sponsor Reklamlar
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
adolf, hitler


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajýnýzý Deðiþtirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Þu Anki Saat: 21:08
vBulletin® Version 3.7.4 Gold Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.2.0
vBCredits v1.4 Copyright ©2007 - 2008, PixelFX Studios
Ad Management by RedTyger
Design by Htworks Licenced To Mavi Lobi




1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104