|
Karýþýk Fýkralar Karýþýk Komik Fýkralar |
| LinkBack | Seçenekler | Stil |
| #1 (permalink) |
Aþk-ý Memnu ![]() Üyelik tarihi: 07-01-2008 Yaş: 24
Mesajlar: 1.576
Ettiði Teþekkür: 540
Aldýðý Teþekkür: 623
Rep Gücü: 10 Rep Puaný: 523 Rep Derecesi : | ![]() Yarasaydý, sahibine yarardý At nalýnýn insanlara uður getirdiðine inanan biri, Hoca’ya sormuþ: - “Hocam, at nalý insana uður getirirmiþ, evin kapýsýna assak günah olur mu?” Böyle hurafelerin dine aykýrý olduðunu her zaman anlatan hoca, bu sefer farklý bir yöntemle cevap vermiþ: - “Eðer uður getiriyorsa, asabilirsin. Ama bence getirmez. Çünkü atlarda bir deðil, dört nal olmasýna raðmen þimdiye kadar bir faydasý olduðunu görmedim aksine akþama kadar yediði kamçýnýn, taþýdýðý yükün ve koþturulduðu yolun hesabý yoktur.” Hoca ile Hakim Hoca, Sivrihisar'da hatip iken, Hakim ile kavga eder, nasýlsa hakim döþeðinde ölümle pençeleþmektedir. Hocaya: - "Gel, telkin ver", derler. O da: - "Baþka bir hoca bulun, o benimle kavgalýdýr, sözümü tutmaz!" Hepsini Zengin bir adam Hoca’yla alay etmek için: - “Hocam sen bu kitaplarýn hepsini okuyor musun gerçekten?” Der. Hoca: - “Senin kaç evin ve koyunun var?” diye sorunca, adam: - “O kadar çok ki sayýsýný ben bile bilmiyorum.” Deyince Hoca cevabý yapýþtýrýr: - “Sen o evlerin hepsinde yaþayýp koyunlarýn hepsini de yiyor musun?” Kime Ýtimat Hoca, altýný çize çize "Hiç bir dünyevi iþle iþtigal etmedim" diyor ya!.. Bunu duyan ve Hoca'nýn da on-onbeþ horantaya baktýðýný bilen biri: - “Hoca, demiþ, sen bu onbeþ horantaya neyle nasýl bakýyon Allah aþkýna yaaav? Nereden geliyor bu deðirmenin suyu?.. Hoca Talak Suresi 2. ayetin sonundan itibaren okuyarak: - “Kim Allah'a karþý takva üzere olursa, Allah ona, darlýktan geniþliðe, bir çýkýþ yolu ihsan eder. Bir de ona, ummadýðý yerden rýzýk verir, Kim Allah'a tevekkül ederse, Allah ona yeter...” Diye cevap vermiþ, fakat adam tatmin olmamýþ: - “Hoca, amenna, amenna da... Neyinen geçiniyoooon? Diye tekrar sormuþ,. Hoca bu kez de, Zümer süresi, 36. ayetle cevap vererek; - “Allah kuluna kafi deðil mi?” Demiþ, Adam yine ayný generelikle: - “Hoca, amenna, anladýk, Allah kuluna kafi de... Sen neyinen geçiniyooon?” Diye üstelemiþ. Hoca da dayanamamýþ ve latife babýnda: - “Þu kadar haným, bu kadar hamamýn var!..” Gibilerden olmayan þeylerini saymaya baþlayýnca adam: - “Hah, demiþ þimdi oldu iþte caným!..” Deyince, Hoca'nýn tepesi atývermiþ: - “Allah'a itimat etmiyon, hana hamama itimat ediyon sen! Çabuk, imanýný tazele hergele!.. Kenefte Sakýz Çiðnemek Hoca'ya birisi gýrgýr olsun diye: - “Hoca, demiþ, ben kenefte bile sakýz çiðnerim! Bunun kitapta yeri var mý? Hoca, bu zevzek zirzobu bozmamak için: - “Bak oðlum, demiþ, bunu bir daha yapma!” Fakat, zirzop: - “Anladýk Hoca da... Sen bunun yerini kitap da gördün mü görmedin mi? Diye yýlýþýnca, Hoca: - “Hayýr oðlum, demiþ, ben görmediðim þeyi gördüm diyemem. Ama seni öyle kenefte sakýz çiðneyerek çýkarken görenler, oraya ettiðin þeyi yediðini zannederler! Adam Olmak Hocaya bir gün: -Adam olmanýn yolu nedir? Diye sormuþlar. Hoca þu cevabý vermiþ: -Bilenler söylerken, bilmeyenler can kulaðýyla dinlemeli, bilmeyenler söylerken, susturmanýn çaresine bakmalý! Ne Tarafa Döneyim Nasreddin Hoca Akþehir sokaklarýnda yürürken bir genç kendisini durdurur ve sorar: - “Hocam,namaz kýlarken kýbleye doðru döneriz. Acaba abdest alýrken ne tarafa dönmeliyiz?” Hocamýz aslýnda hazýr çeþmeye doðru dön diyecek ama Akþehir gençlerinin kendisine zaman zaman oynadýðý oyunlarý hatýrlayarak adama: - “Ceketin,çorabýn,ayakkabýn,þapkan kýsaca elbiselerin ne tarafta ise o tarafa dön!“ Müjde Yolda bir tanýdýðý Hoca’ya: -Bir oðlun oldu, müjdemi isterim! demiþ. Hoca: -Allah’a bin þükür ama, demiþ, benim oðlum oldu, bundan sana ne? Adam Olmak Hoca'ya "Adam olmanýn yolu nedir?" diye sormuþlar. "Bilenler söylerken cân kulaðýyla dinlemeli. Kendi söylediði sözü yine kendi kulaðý iþitmeli." demiþ. Hatim Nasreddin Hoca ve karýsý konuþuyorlardý. Karýsý: - “Benim yüzüme bakarken besmele çekiyorsun.” - “Ne olmuþ yani?” - “Ýmam efendi, karýsýnýn yüzüne bakarak yasin okuyormuþ.” Hoca güldü : - “Ben o kadýný görsem, hatim bile indiririm!..” Minare Yapýmý Hoca merhum, Akþehir'de dolaþýrken yanýna daha önce hiç minare görmemiþ bir adam yaklaþýr. -Bunlarý nasýl yapýyorlar, diye sorar. Hoca ciddiyeti bozmadan: -Bunu anlamayacak ne var? Kuyularýn içini dýþýna çevirirler, olur sana bir minare! demiþ. Secdeye kapanýrsa Bir gün Hoca, yol üstü bir hana inmiþ. "Yahu, bu senin tavan da ne kadar gýcýrdýyor be, beþik mi mübarek!" diyecek olmuþ ama, hancý baba hiç oralý olmamýþ; sözü þakaya boðarak; - "Aðzýný hayra aç Hoca, bu gýcýrtý beþik gýcýrtýsý deðil; tavan tahtalarý Hak'ka tespih çekiyor!" demiþ. Hoca da: - "Ya bu tavan böyle tespih çeke çeke aþka gelip de secdeye kapanýrsa, bizim halimiz nice olacak!" Çömlek Hesabý Hoca Ramazan günlerini hesaplamak için bir çömleðin içine her gün bir taþ atmaktadýr. Oðlu muziplik olsun diye içine bir avuç daha taþ koyar. Bir zaman sonra arkadaþlarý: -"Bugün Ramazan'ýn kaçý acaba? diye sorarlar. 65 tane taþ sayan Hoca 45'i der. Hiç Ramazan'ýn 45 olur mu?" diye itiraz ederler. Hoca, biraz þaþkýnlýk biraz da kýzgýn bir ifadeyle: -"Ben yine insaflý davrandým. Benim çömlek hesabýna bakacak olursak; bugün Ramazan'ýn 65'i!" Marifet Bir adam, elinde mektup -"Hocam, þu mektubu bana bir okusana." Hoca Farsça yazýyý iyi bilmediðinden geri verir. Adam þaþýrýr, Hocanýn okumasý yok zanneder: -"Ayýp Hoca, ayýp! Benden utanmýyorsan baþýndaki koca kavuðundan utan!. Hoca kavuðu çýkartýr madem ki iþ kavuktadýr; Haydi giy de þunu, kendin oku bakalým mektubunu." Ne Dediysem O Çok bilmiþ komþusu Hocayý sýnamaya kalkmýþ. - Hoca sen her þeyi bilirsin. - Söyle bana Dünyanýn merkezi neresidir? Hoca, adamýn niyetini hemen anlamýþ: -Tam bulunduðun yerdir, diye yapýþtýrmýþ cevabý. - "Aman Hoca! Nasýl olur?" demiþ adam.Hoca kýzar gibi yapmýþ. Adam! Sordun, söyledik.Ýnanmazsan alýr cetveli ölçersin. Kibir -"Hocam senin evliyalar katýnda ulu bir kiþi olduðun söylenir aslý var mýdýr?" Hoca'nýn böyle bir iddiasý elbette yoktur ama bir kere soruldu ya... -"Her halde öyle olmalý." der. Çevresindekiler hemen: -"O zaman göster bakalým kerametini derler." Hoca; -"Ey ulu çýnar çabuk yanýma gel!.." der. Der ama tabii ne gelen aðaç var ne giden. Hoca kendisi aðacýn yanýna gider. Halk, -"Ne oldu Hoca aðacý getiremedin, kendin oraya gittin!" der ve gülerler, Hoca; -"Bizde kibir yoktur, dað yürümezse abdal(kul) yürür" der. Dünyanýn Dengesi Hoca'ya bir gün: Sabah olunca insanlarýn kimi o yana ,kimide bu yana gider. Sebebi hikmeti ne ola ki? -Hepsi ayný yöne gidecek olsa, dünyanýn dengesi bozulurda ondan. Bilenler Hoca kürsüye çýkar çýkmaz: "Ey cemaat ne anlatacaðýmý biliyor musunuz?" der fakat cemaatin ancak küçük bir kýsmý bilmiyoruz der. Hoca: -"O zaman bilenler bilmeyenlere anlatsýn" der ve vaaz etmeden kürsüden hemen iner. Kürsüde Hoca bir gün vaaz vermek için kürsüye çýkmýþ. Fakat olacak bu ya, aklýna hiçbir þey gelmemiþ. Oturmuþ, oturmuþ, nihayet - “Ey cemaat size söylemek için aklýma bir þey gelmiyor desem ne dersiniz?” Oðlu da kürsünün dibinde oturuyormuþ. Hemen ayaða kalkýp - “Ýlâhi baba, hiçbir þey aklýna gelmiyorsa, kürsüden aþaðý inmek de mi gelmiyor.” Allah Taksimi Mi? Kul Taksimi Mi? Çocuklar, mahallede birbirlerine girmiþler. Kavga döðüþ, kýyamet!... Ele geçirdikleri bir kucak cevizi bir türlü doðru dürüst bölüþtüremiyorlarmýþ. Kavganýn kýzýþtýðý bir sýrada Hoca da oradan geçiyormuþ. Çocuklar koþarak ona baþvurmuþlar: - Hoca Efendi, ne olur, þunlarý bize güzelce bölüþtürüver! Çocuklar bir kenara çekilmiþler. Hoca geçmiþ cevizlerin baþýna: - Çocuklar demiþ, Allah taksimi mi istersiniz, yoksa kul taksimi mi? Çocuklarýn hepsi birden: - Allah taksimi, Allah taksimi! Diye baðýrmýþlar. Bunun üzerine Hoca bir avuç ceviz alýp bir çocuða vermiþ. Arkasýndan iki cevizi bir baþkasýna, birkaç avucu ötekine, beþ altý taneyi berikine... Bazý çocuklara da hiç vermemiþ. Çocuklar Hoca’ya itiraza baþlamýþlar. - Bu nasýl taksim Hoca Efendi, haksýzlýk ettin! Demiþler. Hoca da: - Çocuklar demiþ, siz benden Allah taksimi istemediniz mi?... Allah taksimi böyledir. O, dilediðine az, dilediðine çok verir, hiç vermediði de olur, herkes kýsmetine boyun eðer!... Kaz Gibi Hoca, abdest alýrken suyu bitmiþ. Bunun için tek ayaðýný yýkayamamýþ. Namaz esnasýnda tek ayaðý üzerinde duruyormuþ. - Hoca, neden tek ayak üzerinde duruyorsun? Diye sormuþlar. Hoca þöyle cevap vermiþ: - Bu ayak abdestli deðildir. Lütfunda hoþ, kahrýnda Günün birinde uzun bir yolculuktan dönen Hoca, güneþ altýnda koþmaktan yorulur ve dua etmeye baþlar. - 'Aman Allah’ým çok yoruldum, daha fazla yürüyemiyorum. Lütfen bana bir eþek gönder.' Kýsa bir zaman sonra Hoca yanýnda eþek de taþýyan bir atlý genç görür. Buna çok sevinir. Atlý yaklaþýnca Hoca’yý görür ve ona þöyle der: - 'Sen tembel adam! Niçin burada oturuyorsun? Bak benim eþek yolculuktan ve sýcaktan bitkinleþti. Buraya gel ve onu bir sonraki þehre kadar taþý!' Önce Hoca itiraz etmek ister, fakat genç adamýn kendisini döveceðini hissedince korkar. Böylece Hoca eþeði bir sonraki þehre kadar taþýmaya razý olur. Yorucu birkaç saatten sonra þehre varýrlar. Genç adam Hoca’yý dýþarýda býrakarak hana girer. Bunu gören Hoca yorgunluktan yere yýðýlýr ve þöyle dua eder: - 'Oh, aman Allah’ým, artýk çok þey öðrendim. Bundan sonra dualarýmda dikkatli olacaðým.' Yaðmurdan Kaçýyormuþ! Bir gün, bardaktan boþanýrcasýna yaðmur yaðarken, Hoca da evinin penceresinde oturarak sokaðý seyrediyormuþ. Bir ara dostlarýndan birini, cüppesinin eteklerini beline dolayarak koþa koþa evine giderken görmüþ ve pencereyi açarak seslenmiþ: - “Ýnan olsun ki çok ayýp! Senin gibi aklý baþýnda, olgun bir adam, Allah’ýn rahmetinden kaçar mý?...” Ýçinden Hoca’ya hak veren adamcaðýz, bu sefer aðýr aðýr yürümeye baþlamýþ; fakat tepeden týrnaða ýslanmýþ olarak evine varýnca, Hoca’nýn oyununa uðradýðýný anlamýþ. Günün birinde Hoca yolda yaðmura tutulmuþ; koþar adým evine yönelmiþ. Birkaç gün önce kendisiyle alay ettiði ahbabýnýn evi önünden geçerken adamcaðýz “taþý gediðine koymanýn tam zamaný” diyerek, evin penceresinden Hoca’ya baðýrmýþ: - “Hocam, Hocam, Allah’ýn rahmetinden niçin kaçýyorsun, ayýp deðil mi sana?” Hoca, hiç istifini bozmadan koþmaya devam ederek þu cevabý vermiþ: - “Hay anlayýþsýz, hay!... Ben rahmetten kaçmýyorum; tam tersine yere düþen rahmetleri çiðnememek için koþuyorum!... “ Büyük Farklýlýk -Hoca, namaz kýldýrýp vaaz vermek ve biraz para elde etmek için üç günlük uzaklýktaki bir köye gitmiþ, bir aðanýn evine konuk olmuþ. Aða, Hoca’ya bir þey okutmuþ, sonra ayný þeyi kendisi okumuþ. Hoca’ya bir satýr yazý yazdýrmýþ, altýna ayný yazýyý kendi de yazmýþ. Sonra demiþ ki: - “Gördün ya, sen okudun, ben de okudum. Sen yazdýn, ben de yazdým. Sana ne hacet, aramýzda ne fark var?” Hoca: - “Dur demiþ, aramýzda büyük bir fark var”: Ben üç günlük yolu, yarý aç ve yaya geldim, sense burada rahat huzur içinde yan gelip yatýyorsun. Kýyamet - Kýyamet ne zaman kopar? Diye Hoca’ya sormuþlar, O'da: - 2Hangi kýyamet?' demiþ. - 'Kýyamet kaç tanedir?' demiþler. - 'Aslýnda kýyamet iki tanedir. Kiþinin kendi ölümü küçük kýyamet, dünyanýn parçalanmasý ise büyük kýyamettir. Bizim ev için sorarsan karým ölürse küçük kýyamet. Ben ölürsem büyük kýyamet!' diye karþýlýk vermiþ. Ezan Nasreddin Hoca bir gün hem ezan okuyor, hem de camiden koþarak çýkýyormuþ. - “Niçin hem ezan okuyor, hem de camiden koþarak çýkýyorsun? Diye birisi baðýrmýþ. Hoca þöyle inandýrýcý bir cevap vermiþ. - “Bakalým sesim nerelere kadar varýyor diye dinlemeye gidiyorum. Aferin Hoca kýrda dolaþýrken bir deli çobana rastlar. Çoban: - “Sen Hoca mýsýn?” diye sorar. Hoca: - “Evet,” der. - “Sana bir þey sorsam bilir misin?” - “Bilirim sor!...” der. - “Bilmezsen sormayayým. Zira kime sorduysam cevap veremedi.” - “Sor dedik ya...” der. - “Her ay yeni ay çýkýyor, sonra incelip kayboluyor. Sonra yine yenisi çýkýyor. O eskilerini ne yapýyorlar?” - “Bu kadarcýk þeyi bilemedin mi?... Bir kýsmýný kýrpýp kýrpýp yýldýz yaparlar, gökyüzü onlarla dolu. Bir kýsmýný da uzatýrlar þimþek yaparlar, yaðmurlu ve fýrtýnalý günlerde kýlýç gibi uzar, sen bunlarý hiç görmedin mi?” der. Çoban biraz düþünür ve daha sonra: - “Aferin be, der. Gerçekten tam bir Hocaymýþsýn. Ben de öyle düþünüyordum.” El Yazýsý Nasreddin Hoca iyi bir eðitim görmüþtü. Bölgenin en iyi okullarýna gitmiþti. Bunu bilen ve okuma yazma bilmeyen bir komþusu bir gün Hoca’ya gelmiþ: - “Hoca” demiþ. “Oðlum Konya’da. Ona bir mektup yazar mýsýn?” Hoca da: - “Ben Konya’ya gidemem” demiþ. - “Sana, Konya’ya git demedim mektup yazmaný istedim.” Hoca: - “Benim el yazýmý benden baþka kimse okuyamayacaðýnda mektubu okumak için kendim gitmeliyim.” Tok Olmak Ýçin Bir köy imamý Nasreddin Hoca’yý misafir olarak kabul eder. Ev sahibi de ona þöyle söyler: - “Beyim! Beyim! Siz yorgun musunuz, yoksa susuz musunuz? Karný aç olan Hoca þöyle cevap verir: - “Buraya gelmeden önce bir su kaynaðýnýn önünde uyumuþtum da.” Doksan Dokuz Bir devirde Nasreddin Hoca büyük bir para sýkýntýsýna düþmüþ. Ne yapsýn? Baþlamýþ gece gündüz evinde yüksek sesle dua etmeye: - “Yarabbim, bana yüz altýn ver! Doksan dokuz olursa asla kabul etmem...” Onun durmadan böyle dua ettiðini duyan zengin bir komþusu merak etmiþ. Yanýna doksan dokuz altýn alarak görünmeden Hoca’nýn damýna çýkmýþ. Tam Hoca ayný duayý sayýklarken baþlamýþ bacasýndan teker tekerk altýnlarý atmaya. Hoca, bacasýndan altýn yaðmaya baþladýðýný görünce, Allah’ýn nihayet duasýný kabul ettiðine inanarak koþmuþ. Baþlamýþ altýnlarý toplamaða... Bir taraftan da sayarmýþ. Altýnlarýn sayýsý doksan dokuz olunca: - “Buna da þükür Allah’ým! Varsýn doksan dokuz olsun! Diyerek altýnlarý cebine indirmiþ.” Bacanýn tepesinde bu iþin sonunu bekleyen zengin komþu hemen telâþlanmýþ. Yukarýdan seslenmiþ: - “Hoca! Hoca! Hani altýnlar doksan dokuz olursa kabul etmeyecektin! Oldu mu ya!” Hoca piþkin bir tavýrla þöyle cevap verir: - “Doksan dokuz altýný veren Allah, elbette birini de verir.” Ýmtihan Karýsý ve dört çocuðuyla beraber tek göz evde yaþayan bir adamý ziyarete giden Hoca halinden þikayet eden adama, kendisine yardým edeceðini ama öncelikle bir þartý yerine getirmesi gerektiðini söyler. Adam hemen kabul eder ve sarýlýp Hoca'nýn ellerini öper. Hoca, adama eþeðini, keçisini ve tavuklarýný da evin içine almasýný ve haftaya kendine gelmesini söyleyince adam önce buna þaþýrsa da Hoca'nýn bir bildiði vardýr deyip çaresiz kabul eder. Ertesi hafta gelen adam bir haftada canýma tak etti Hocam ne yapacaðýz þimdi der. Hoca, gayet sakin eþeði evden çýkarmasýný ve haftaya tekrar gelmesini söyleyip adamý gönderir, diðer hafta keçiyi sonrada tavuklarý evden çýkarttýr. Sonunda adam gelerek: - "Allah senden razý olsun Hocam sanki dünyaya yeniden doðmuþ gibi oldum." Tanrý Misafiri Hoca bir gün evinde uðraþýrken, gücü kuvveti yerinde fakat utanmadan aylak aylak gezen bir adam, Hoca'nýn kapýsýný çalar ve tanrý misafiri olduðunu söyleyince, Hoca elindeki iþini býrakýp benimle gel diyerek adamý Akþehir’in merkezine getirir ve camiyi iþaret ederek: - "Sen yanlýþ kapýyý çaldýn adamým eðer tanrý misafiriysen bak iþte tanrýnýn evi orasý!" Hazýrlýk Nasreddin Hoca’yý siyah cübbe giymiþ halde gören biri sorar: - “Hayrola Hocam cenaze mi var?” Hoca: - “Cenaze yok ama ben hazýrlýklý olayým dedim.” |
| |
Bu Faydalý Konusu için Cold Fusion Arkadaþýmýza Teþekkür Eden 3 Lobici: |
| |
|
Etiketler |
fýkra, fýkralarý, hoca, komik, nasreddin, nasreddin hoca |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|
| ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | son Mesaj |
Güncel Temel Fýkralarý / Can Dündar | sadece | Köþe Yazýlarý | 0 | 22-07-2008 10:30 |
þeker hoca | yesilx | Komik Gerçek Olaylar | 0 | 11-02-2008 01:31 |
deli fýkralarý :) | sadece | Karýþýk Fýkralar | 1 | 21-01-2008 01:26 |